Salinger'a

-
Aa
+
a
a
a

                                              

Ergenliğin ‘çirkin’ sivilcelerini sevmeme sebebiyet veren, hayalimde kocaman bir ormanın bir köşesinde temiz hava koklayarak son derece kırılgan olduğunu düşündüğüm ruhunla var olagelen sen, gidivermişsin.

 

Genellikle pek de bilmeyiz yaşayıp yaşamadıklarını beğendiğimiz ama tanışamayacak kadar uzağımızda varlıklarını sürdüren insanların. Maalesef senin çok farkındaydım. Yaşadığını biliyordum ve tariflerindeki ayrıntılar her çocuğun yüreğinde bir hal bulabilir gibi geliyordu hep.

 

Tarçınlı gazoz içmiş kadar olmuştum mesela. Hâlâ içtim sanıyorum. Franny’nin sarındığı battaniyenin dokusunu biliyorum. Seymour’un tetiği çekmek üzere olduğu ânı okumaya belki 35. kez yaklaşmaktayken ben nabzımın nasıl hızlandığını, okumaktan korktuğumu biliyorum. O otel odasına pencereden ne kadar ışık sızabiliyoru, içerdeki aseton kokusunun keskinlik derecesini, telefonun kablosunun ne tarafta durduğunu bilebiliyorum ve üstelik bunlar beni bazen kendi gerçekliklerimden daha fazla etkiliyor.

 

Belki de en yalnız kaldığımı bildiğim zamanda dil öğrenmenin en iyi yollarından birinin çok kez okuduğum bir kitabı aslından okumak olduğunu düşünmüştüm birçok insan gibi. Holden’ı kendi dilinden anlamaya çalışmak bana İngilizceyi değil de yalnızlığın güzelliğini öğretti galiba.

 

Biraz daha küçükken kendimi Franny sandım. Arkadaşlarıma doğumgünlerinde hediye alıp yazdığım notlara bir süre Franny diye imza attım. Ne zaman vazgeçtim acaba bundan ayrıca?

 

Sonra kendi ismimle gurur duydum. Hikâyedeki kızla aynıydı ismim, tek farkı sondaki e’nin  tepesinde duran o sinir bozucu aksan. Onu da kendiminkine eklemeyi denedim bir süre, olmadı. Ve en benzer yanımız da tırnak yiyor oluşumuzdu. Neyse ki onu bırakamadım.

 

Yazdığın herşeyin bir çeşit gölge ya da müzik gibi bütün ayrıntılarıyla ve çok uzun süreliğine insanın içine yerleşiveren ve sen şimdi bizim buralarda olmasan da bizim içimizde senden daha fazla olan renklerinin, seslerinin, eşyalarının ve kişiliklerinin hepsini çok seviyorum.

 

O anlayamadığım ve nereye koyacağımı bilemediğim ölümsüzlüğü şimdi anlıyorum galiba. Çünkü gerçekten çok saçma geliyor insana.

Yani seninle ilgili bir ölüm.

 

Esme.